in the world

  1. (a) asla, kat'iyen, dünyada.
    I never in the world would have believed such an obvious lie: Böyle
    düpedüz bir yalana dünyada/asla inanmazdım. (b) yahu, Allah aşkına.
    Where in the world did you find that hat? Yahu, bu şapkayı da nereden buldun?
    What in the world is he doing? Ne yapıyor Allah aşkına?
    all the difference in the world: dünya kadar/ dağlar kadar fark.
    come down in the world: içtimaî mevkice vb. düşmek.
    make one's way in the world: hayatta muvaffak olmak.
dünyada başarı kazanmak Fiil
sosyal seviyesi düşmek Fiil
bir zamanlar iyi günler görmüş olmak Fiil
iş hayatında başarılı olmak Fiil
servet sahibi olmak Fiil
hayatta başarılı olmak Fiil
hayatta ilerlemek Fiil
daha iyi günler görmüş olmak Fiil
ünlenmek, ünü yayılmak, meşhur olmak.
daha iyi bir yere gelmek Fiil
sınıf atlamak Fiil
daha iyi bir konuma geçmek Fiil
yükselmek Fiil
dünyada yükselmek Fiil
yardımsız kendi başına bırakmak Fiil
dünya ödemelerinde dengesizlik
sanat dünyasında etkili kişiler İsim
sanat dünyasında etkili olan şahıslar İsim
iş dünyasının ileri geleni
dünyanın gözünde